Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

KOCA SİNAN'IN ŞAHESERİ ŞEHZADE MEHMED CAMİİ

Şehzade Mehmed Camii diğer adıyla Şehzadebaşı Camii Mimar Sinan’ın Mihrimah Camii’ni tamamlayacağı zamanlarda, Kanuni Sultan Süleyman’ın kendisine bir camii inşa etmesi için emir vermesiyle inşası başlamıştı.

Haber Giriş Tarihi: 06.04.2024 21:48
Haber Güncellenme Tarihi: 06.04.2024 21:48
Kaynak: Haber Merkezi
KOCA SİNAN'IN ŞAHESERİ ŞEHZADE MEHMED CAMİİ

Şehzade Mehmed Camii diğer adıyla Şehzadebaşı Camii Mimar Sinan’ın Mihrimah Camii’ni tamamlayacağı zamanlarda, Kanuni Sultan Süleyman’ın kendisine bir camii inşa etmesi için emir vermesiyle inşası başlamıştı. Mimar Sinan, caminin inşaatına başlayacağı sırada Süleyman'ın çok sevdiği oğlu Şehzade Mehmed’i bir hastalık sebebiyle kaybediyor ve Süleyman yaptıracağı camiyi, oğlu Mehmed'in ruhuna yaptırmaya karar veriyor.

Sinan’ın tasarladığı yapılarda her zaman yer seçimleri bakımından, kent silüeti içinde nasıl bir konumda uyum içinde olacakları iyice çözümlendikten sonra temelleri atılmaya başlanıyordu. Şehzade Camii, Ayasofya ve Fatih Camii arasında olması hasebiyle camiye müstesna bir konum kazandırıyordu. Şehzade Camii’nde çeşitli yeniliklere yer verilmiştir. Mimar Sinan, kimi yerlerde önceki yapıtlarında kullandığı teknikleri kullandı kimi yerlerinde de daha önce hiçbir yapıtında görülmeyeni yaptı.

Caminin ikişer şerefeli iki minaresi çeşitli şekillerle güzel bir biçimde işlenmiştir. Bu iki minarede daha önce hiçbir eserinde rastlamadığımız taş işlemelerini görmekteyiz. Ve bu iki minarenin işlemeleri gözyaşına benzemektedirler. Mimar Sinan sanki Süleyman’ın oğlu için ne kadar hüzünlendiğini sanat eseriyle muhteşem bir incelikle gözler önüne seriyor. Selimiye de çok iyi bir dereceye getireceği kubbe mimarisinin temellerini Şehzade Camii’nde atarak Selimiye Camii’nde mükemmel bir dereceye getirdi. Bu yapıda kandil ve mumların islerinin döküleceği yerler için is odaları yapmış ve bu toplanan islerden mürekkep elde edilmiştir. Isı, havalandırma, akustik gibi birçok soruna da çözüm bulunmuştur. Misal; imamın sesinin camide daha çok yayılması için kubbelere cam kavanozlar yerleştirilmiştir. Sinan’ın ne kadar parlak bir zekaya sahip olduğunu, ardında bıraktığı eserlerin her izinde bir kez daha görüyoruz.

Süslemelerinden bahsedecek olursak, Şehzade Mehmed Camiinde Sinan’ın daha önce yaptığı hiçbir camisinde rastlayamayacağımız kadar taş süslemelere yer verilmiştir. Külliyesinde de bir cami kadar süslemelere yer verilmiş. Şehzade Mehmed külliyesi özellikle de çini desenleriyle dikkat çekmektedir.

Mimar Sinan’ın yapıtlarında gerek inşası olsun, gerek süslemeleri olsun her bakımdan büyük bir özenle yaptığı aşikardır. Her eserine büyük bir hayranlıkla bakmamak elde değil. Eserlerine bakanlarda hem büyük bir hayranlık uyandırıyor hem de tarifi olmayan bir manevi havaya koyuyor.

Şehzade Mehmed Külliyesi’nin mimarı olan Koca Sinan'ın kendi ağzından anlattığı hikaye, yapının mimari özelliklerine vurgu yapmaktadır;

"Bir gün, gökyüzünün güneşi, muradına ermiş yeryüzü padişahlarının en ünlüsü merhum ve bağışlanmış mutlu sultan, Selim Han oğlu Süleyman Han, gönüllerinin sevgilisi olan şehzadesi yani Sultan Mehmed Han'ın (Şehzade Mehmed'i kastediyor) mübarek ruhları için, İstanbul'da Eski Odalar yakınında bir yüce camii yapılmasını buyurdular.

Türbenin bulunduğu yerde cami yapımının bulunmasına dair mübarek buyrukları ulaşınca, o anda yapı ustaları ve ulu bir saatte, yapının temeli atıldı. Kubbeleri deniz üzerindeki güzel dalgalar gibi olan bina yavaş yavaş yerden yükselerek, başını kaldırdı.

Renkli kemerleri, gökkuşağı gibi semaya yükseldi. Kutsal avlusu sevinç yoluna benziyordu. Allah'ın yardımı ile çok şükür kolaylıkla tamamlandı." (Tezkiretü’l-Bünyan)

Mimar Sinan'ın yaptığı eserlerinin her noktasında tevhid ilkesinden izler görmek mümkündür. Bu izler mimarlık düşüncesinin temelini oluşturan en önemli mihenk taşlarıdır. Bu taşların bütünlüğünü sağlayan kilit taşı ise sağlam bir İslami şuurdur. Sinan’da İslami şuur olmasaydı inşa ettiklerinde ruhlara bu kadar dokunması ve o manevi havayı oluşturması elzem değildi. Yol göstericimiz olan kutsal kitap Kur’an-ı Kerim’den bu meseleyle ilgili bir ayeti örnek verebiliriz:

“Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazını kılan, zekatını veren, yalnız Allah’tan korkup çekinen kimseler imar edebilir. İşte bunların çoğu doğru yolu bulanlardan olmaları umulur.” (Tevbe suresi 18. Ayeti kerime)

Ayette de belirtildiği üzere sadece imar etmiş olmak yeterli olmamakla beraber, iman etmiş olmanın da çok büyük bir etkisi vardır. Bu sadece İslam mimarisine özgü bir şey değil, batı mimarisinde de iman esasları aranmıştır.

Şehzade Camii şadırvan avlusuna bakan cümle kapısının üstündeki inşaat kitabesinden ulaştığımız bilgiye göre, cami, kubbe kemerlerinin kilitlenmesinden bir yıl sonra tamamlanmıştır.

Sonuç

Bu makalede Mimar Sinan’ın ortaya çıkardığı eserleriyle tarihe attığı, hiç kimsenin silmeye ne aklı, ne zekası, ne de gücü yetmeyecek olan imzasını Şehzade Mehmed Camii’nle anlatmaya çalıştım.

Mimar Sinan kendinden önceki geçmişi, kendinden sonraki geleceğe her çağa ayak uyduracak şekilde mimarlık düşüncesini aktarmayı başarmıştır.

Bugünü oluşturan ‘dün’ dür.

Sağlam temellere dayanmayan ve birbiriyle bağlantı oluşturmayı başaramamış ‘dün’ ün ve ‘bugün’ ün ‘yarın’ lara ulaşması mümkün değildir.

Dünü olan bir medeniyetin, bugünle bağlantısı kesilmiş bir milletiz.

Bugünlerimize sahip çıkamazsak, yarınlarımıza başkalarının sahip(!) çıkacağından emin olabiliriz.

 

Kaynakça

Tezkiretü’l-Bünyan

Seleme DEVECİ

(Paye Haber Editörü)

Kaynak: Haber Merkezi

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.