Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Sanat

Paye Haber - Sanat haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sanat haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

HER SANAT DALINDA ŞEKİL DEĞİŞTİREN AMA AYNI MANAYA GELEN “KALEM” Haber

HER SANAT DALINDA ŞEKİL DEĞİŞTİREN AMA AYNI MANAYA GELEN “KALEM”

Sözlük anlamına bakıldığında yontmak, kısaltmak, kesmek vb gibi anlamlar çıkıyor karşımıza. Kalem yazmak için, çizmek için, boyamak için vs kullanılırken ne kadar rol değişiyor olsa da hep tek bir amaçta buluşuyor; insanlara bir şeyler aktarmak. Kalemin toplumda sanatta, kültürde ve dinde kıymeti çok büyüktür. Öyleki Kur’an-ı Kerim’de Kalem Suresi vardır ve üzerine yemin edilmiştir: “Kaleme ve (yazanların) onunla yazdıklarına andolsun ki” (Kalem Suresi 1-2 ayetler) Geçmişten günümüze kadar ulaşan olaylar hep yazı aracılığıyla yani bir kalemin vesilesiyle bizlere ulaşmıştır. İnsanlar yaşam boyu (kişiden kişiye değişerek) yaşadıklarını, hislerini, duygularını, düşüncelerini yazma, sonrakilere aktarma gereksinimi hissettiklerinden kaynaklı hep bir yazı yazmaya ihtiyaç duymuşlardır. İlk başta mağara duvarlarına kazıyarak, çizerek başlamıştır yazının ve kalemin serüveni. Yazı geliştikçe kalem, kalem geliştikçe üzerine yazılacağı kağıt gelişmiştir. Dönem değiştikçe de kalemin kullanım alanları değişmiştir. Sadece yazı yazma aracı olarak kullanılmaktan çıkıp sanatta, kültürde vb yerlerde de kullanılmaya başlanmıştır. Kalem, hat sanatında kamış kalem/bambu kalem diye adlandırılırken resim sanatında fırça olarak adlandırılıyor. Hat sanatında yazarak insanlara bir şeyler aktarılırken, resim sanatında ise çizerek anlatılır. Kısacası kalem alanına göre şekil değişikliği gösterse de hep aynı amaçta buluşuyor. Hazırlayan: Seleme Deveci – Paye Haber Editörü

SANATIN HAYATIMIZDAKİ ve RUHUMUZDAKİ ÖNEMİ Haber

SANATIN HAYATIMIZDAKİ ve RUHUMUZDAKİ ÖNEMİ

Sanat kelimesi arapça kökenli bir kelimedir. Sana’a kökünden gelen “yapmak, üretmek” manasına gelen bir mastardır. Picasso sanatı; “sanatsal eylemi, doğayı görüntülerinden anlayan temsili bir ifade şeklinde kabul eden kendisinden önceki sanat anlayışını tümüyle dönüştürerek sanatı, sanatçının doğayı kendisinde taklit etmesiyle sonuçlanan bir “oluşagelme” olarak yeniden tanımlarken Tolstoy’a göre ise; sanatı doğru bir şekilde tanımlamak için öncelikle onu haz alınan bir şey olarak görmeye son vermek ve insan hayatının koşullarından biri olarak değerlendirmek gereklidir”. Sanatın geçmişi tarih öncesine dayanıyor. Hatta sanatın insanla yaşıt olduğunu söyleyebiliriz. Sanat, insanın “var” olduğu her dönem/devirde gelişmeye devam etmiştir. Geliştikçe değişmiş, değiştikçe daha estetik bir hale bürünmüştür. Günümüzde de bu değişim ve dönüşümüne devam etmektedir. Sanatın insanları düşünmeye sevk eden görünmeyen ama hissedilen bir dili var. Sanatın bu dilini iyi veya kötü şekilde kullanmakta sanatçıların elinde. Sanat, ardında gizlediği hakikat ile verdiği manayla ait olduğu çağı, toplumu, medeniyeti, kültürü, yaşayışı yansıtan bir anlatım dilidir. Bu dili etkili kullanmanın en esas yolu ise İslam sanatlarının tevhid ilkesine vakıf olmaktır. Çokluk içinde birliğe doğru, bütünleştirici tavır ile aslolan zirve noktasına muhatabını ulaştırmaktır. Vücudumuz için ekmek ve su ne kadar mühimse ruhumuz içinde sanat o kadar mühim olduğu kanaatindeyim. Sanat, ruhun gıdasıdır.

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BİR GELENEK HİLYE-İ ŞERİF Haber

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BİR GELENEK HİLYE-İ ŞERİF

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BİR GELENEK HİLYE-İ ŞERİF   Adını çok duyduğumuz ve hakkında belki de az bilgiye sahip olduğumuz Hilye-i Şerife hakkında faydalı bilgiler… Lügatte süs, ziynet, suret gibi anlamlara gelen; Hilye-i Şerife, Hilye-i Saadet, Hilye-i Nebevi gibi isimlerle de anılan hilye, Efendimiz Hz. Muhammed (sav) ’in fiziksel özelliklerini, karakterini, hal ve tavırlarını anlatan eserlere verilen isimdir. İslam geleneğinde tasvirle ilgili tartışmaların olması, Peygamberimizin resminin yapılması uygun görülmemiştir. O’nu tanımak ve öğrenmek isteyenlerin sayılarının artması sebebiyle de O’na yetişen ve görenlerin tariflerinden hilyeler doğmuştur. Rivayetlerde Efendimizin vefatından bir süre önce Hz. Fatıma’nın: “Ya Resulallah seni bir daha göremeyeceğim” diye ağlaması üzerine Peygamberimizin: “Ya Ali hilyemi yaz ki vasıflarımı bilmek beni görmek gibidir.” buyurduğu geçmektedir. Bu rivayetlerin hilye geleneğinin ortaya çıkışına etki ettiği düşünülmektedir. Ayrıca halk arasında hilye metinlerini ezberleyenlerin dünya ve ahirette mükafata nail olacağına, hilye-i şerifin bulunduğu mekanda musibetlerin olmayacağına dair yaygın bir inanış da mevcuttur. Eskiden de halk, gündelik yazı ya da nesih hattıyla yazılmış hilye metinlerini hürmeten göğsün sol cebinde taşırlardı. Hilye metinlerini levha formunda yazan ilk kişinin Hafız Osman olduğu bilinmektedir. Hafız Osman ilk hilye metinlerini katlayarak göğüs cebinde taşınacak boyutta, Nesih hattıyla ve Türkçe mealli yazmıştır. Günümüze kadar devam edecek en yaygın hilye biçimine geçişte Hz. Ali(kv)’nin rivayetlerini kullanan Hafız Osman, yine bu hilyeleri de göğüs cebinde taşınabilmesi için üçe katlanabilir boyda ya da ahşaba yapıştırılacak büyük levha boyunda da yazmıştır. Ancak ağaç kurtları bu hilyeler üzerinde zamanla delikler açmıştır. Camla kaplanmayan bu hilyeler, aydınlatma için kullanılan yağ kandillerinin isiyle zamanla kararmışlardır. Hafız Osman hilyelerinde besmele ve ayet için Sülüs, metin kısmı için Nesih, imza için de Nesih ya da Rik’a hattı kullanmıştır. Hafız Osman’dan sonraki dönemlere de bu formuyla aktarılan hilye geleneğinde bazı farklılıklar görülmektedir. Mesela Yedikuleli Abdullah (öl. 1144/1731), Şekerzâde Mehmed (öl. 1166/1752), Mustafa Rakım (öl. 1241/1826), Abdülkâdir Şükri (öl. 1221/1806), Mahmud Celaleddin (öl. 1245/1829), Esma İbret Hanım (XIX. yüzyıl) vs kendilerine has biçimde hilyeler bırakmışlardır. XIX. yy ’da büyük boy kağıt imalatının artmasıyla hilyeler daha büyük boyutlarda da yazılmıştır. Büyük boyda hilye yazmayı her boyda 200 civarında eser veren Kadıasker Mustafa İzzet Efendi başlatmış, haliyle bu boyuttaki hilyelerde Sülüs, Nesih, Muhakkak yazıları da celi formunu almıştır. Yine fazlaca hilye yazanlardan Hasan Rıza Efendi (öl. 1330/1920) ise büyük ebatlı hilyelerinin etek kısmı altına Celi Sülüs ile; "Sen olmasaydın, ben bu âlemleri yaratmazdım." kudsi hadisini de ilave etmiştir. Nitekim hilye boyunu 2 metrenin üstüne çıkarmıştır. Hilye Bölümleri 1. Baş Makam: Bu kısma Sülüs hattı ile besmele yazılır. Talik hattı ile yazılan hilye-i şerifler de mevcuttur. 2. Göbek: Hilye metninin büyük bir kısmı bu bölüme yazılır. Genellikle daire formunda olmakla birlikte dikdörtgen, oval formları da mevcuttur. 3. Hilal: Göbek kısmını çeviren Efendimiz ay ya da güneşe benzetildiği için genellikle altın sürülmüş, motiflerle süslenen kısımdır. 4.5.6.7: Bu bölümlere dört halifenin adı yazılmakla beraber Efendimizin dört isminin yazıldığı hilyeler de vardır. 8: Bu bölüme Efendimizin övüldüğü ayetler yazılır. Burada daha çok “Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik.” mealindeki Enbiya suresinin 107. ayeti yazılır. Bazı hilyelerde “Hiç şüphesiz sen büyük bir ahlak üzerinesin” (Kalem Suresi-4) veya “Muhammed’in Allah resulü olduğuna Allah’ın şehadeti yeter” (Fetih Suresi, 28, 29) ayetlerinden biri de yazılmıştır. 9.Etek: Hilyenin tamamlandığı, duanın olduğu ayrıca hilyeyi yazan hattatın imzası ve tarihin olduğu kısımdır. Hattatlar bu bölümde hocalarının da adını zikrederek bağışlanma dileğiyle imzalarını atmıştır. 10.11: Bu bölümler çoğunlukla tezhip için kullanılır. 12.13. İç ve Dış Pervazlar: Yukarıda sözü edilen tüm bölümler iç ve dış pervazla çevrelenir, kalınlığı hilyenin büyüklüğüne göre belirlenir. Kübra GÜL (Hattat) Kaynakça: Derin Tarih Hat Sanatı Özel sayısı kalemguzeli.org sonpeygamber.info Paye Sanat

HAT SANATI NEDİR Haber

HAT SANATI NEDİR

HÜSN-İ HAT SANATIMIZ   Arapça kökenli bir kelime olan Hat; çizgi, yazı, yol anlamına gelmekle beraber güzel yazı sanatı “hüsn-i hat” olarak da adlandırılır. Bu yazıyı icra edenlere ise Hattat denilmektedir. Hat sanatı, Hz. Ali (kv) döneminde başlamıştır. Peygamber Efendimizin(as) katipliğini yapan Hz. Ali (kv), ilk hattatımız olarak bilinir. Yazının Piri olarak anılan Hz. Ali (kv), Kur’an-ı Kerim’i ilk yazı türümüz olan Kufi ile en güzel ve en doğru şekilde aktarabilmek için güzel bir üslup ile yazmaya gayret etmiştir. Böylelikle yazı o dönemden günümüze kadar gelişme göstermiştir.                       Kur’an-ı Kerim’in yayılmasında büyük etkisi olan hat sanatı, güzeli arama çabasıyla İslam’ın güzelliklerini yazı ile ortaya koymuştur. Kur’an’a hizmet eden hat sanatı, aynı zamanda “cismani aletlerle yapılan ruhi bir hendesedir.’’ diye de tarif edilir.                          Göze ve ruha hitap eden Hat sanatı, içinde sabır, emek ve gayreti barındırarak mükemmele ulaşma çabasında olan bir sanat dalıdır. Hat sanatı eğitimi, geçmişten günümüze kadar usta-çırak veya hoca-talebe usulü ile öğretilir. Uzun soluklu eğitimi olan hat sanatı, tek başına öğrenilip ilerleme kaydedilen bir sanat değildir. Mutlaka bir hocaya başvurarak usulüne uygun şekilde meşk edilmesi gerekir. Tercih edilen hoca bilgili, tecrübeli yani bu işte ehil biri olmalı. Çünkü talebenin hızlı yol alıp doğru ilerlemesinde hocanın rolü büyüktür. Hatta Hz. Ali(kv)’nin meşhur bir sözü vardır; “Hat üstadın taliminde gizlidir, onun kıvamı da çok meşk etmekledir, devamı ise İslam dini üzere olmaya bağlıdır…”                                               Hat sanatında önemli bir yeri olan hoca, bu yolda talebesini ilerletirken maddi manevi her şeyi aşılayıp hayatına başka bir pencere açar. Hoca talebe ilişkisi ebedidir. Eğitim süreci bitse bile devam eder. Bunun için de edep, saygı ve sevgi çerçevesinde devam ettirilmesi gerekir. Talebe hat sanatı serüvenine başlarken kapısını çaldığı hocasından müsaade isteyerek bu sanata talip olduğunu söyler. Talebini kabul eden hoca, hat sanatından biraz bahsettikten sonra ilk ders olan Rabbi Yessir duasını yazar. Bu duayı yazma sebebi hem derse dua ile başlamak hem de öğrencinin sabrını, aşkını ve devamlılığını ölçmek içindir. Bu usul geçmişten günümüze böyle devam etmektedir. Sonra üstat, talebesine dersini yazar. Talebe takliden dersini çalışır ve hocasına gösterir. Hoca dersindeki yanlış yerlerini tekrar yazarak talebesinin meşkini kontrol eder. Böylelikle talebe başladığı uzun soluklu ve sabır isteyen bu serüvene ilk adımını atmış olur. Kısacası hat sanatı, sonu olmayan uzun ve meşakkatli bir sanat dalı olduğu için hayatımızın merkezinde yer alması gerekir. Heves veya keyfi yapılmaz, severek ve isteyerek yapılması gereken bir sanattır. Bu sebepten dolayı hat sanatı kimseye zorla öğretilmez, gelen kişiye neden geldin gidene neden gittin denmez… Ömür boyunca devam edip insanın hayatına güzel bakmayı, ince düşünmeyi, sabırlı, hoşgörülü ve mütevazı olmayı aşılar. En önemlisi Kur’an-ı Kerim ile hemhal olup dinin inceliklerini önemsemeye büyük katkı sağlayan hat sanatı, sadece yazıdan ibaret değil, nefis ve irade terbiyesini içinde barındıran ve birçok manalar içeren kıymetli bir sanattır. Esra TEŞDOĞ (Hattat) Kaynakça; Prof. Dr. Ali Alparslan Ünlü Türk Hattatları Dr. Süleyman Berk Devlet-i Aliyye’ den günümüze Hat sanatı TDV İslam Ansiklopedisi Kalem Güzeli Derin Tarih Hat Sanatı Paye Sanat

SANATTA NAZARİYAT GELİŞTİRME Haber

SANATTA NAZARİYAT GELİŞTİRME

TÜRK-İSLAM SANATLARINDA NAZARİYAT GELİŞTİRME Kadim kültürümüzün sanatları olan Türk-İslam sanatlarının görsel alanları veya başka bir deyişle plastik sanatlarda nazariyat nedir ve nasıl geliştirilir. Nazariyatı geliştirme üzerine çok faydalı olacak tavsiyeleri bu yazımızda sizinle paylaşacağız. Nazar; Arapça bir kelime olup bakmak görmek demektir. Edebi eserlerde de görüş düşünce belirtmek için de kullanılır. Sanatta nazariyat görsel hafızayı geliştirmek olarak kullanılır. Herhangi bir görsel sanat alanında çok eser incelemek veya eserlere bakarak gözü geliştirmek nazariyatın gelişmesinde etkili olur ve kişi o alanda başarılı eserler ortaya koyar. Nazariyat (Görsel Hafıza) Geliştirme Niçin Önemlidir Görsel sanatlara ilgi duyan, araştırma yapan ve bu alanda eğitim alan herkes için çok ama çok önemli bir husustur. Görsel hafızası gelişen bir sanat araştırmacı, icra eden ve talebeler bunu derslerinde eserlerinde ve anlatımların da çok başarılar elde ederler. Hat sanatı için düşünürsek; hat koleksiyonerin, hat talebesinin ve hattatın muhakkak suretle geçmiş eserleri ve günün eserlerini dikkatle incelemesi gerekir. Çünkü insan gözü gördükçe daha iyisini, ve doğrusunu görmeye başlar. Bu durum bütün sanatlar için geçerlidir. Örneğin; fotoğraf sanatına ilgi duyan bir kimse kompozisyon ve altın oranları bilmez önüne gelen her çekimi beğenmesi gibi. Hat sanatına yeni başlayan kişinin bütün hatalı yazıları doğru gibi görüp hayranlıkla bakması gibi. Buna çok örnek verebiliriz. Bu durumu bizler de sanata başlarken yaşayarak tecrübe ederiz. Nazariyatı gelişen bir talebe, derslerinde daha hızlı yol kat eder ve başarıyı kısa sürede elde eder. Aynı durum tersi için de geçerli olur. Görsel hafızası gelişmeyen bir öğrenci ise derslerindeki hataları net göremez ve başarısı zamana yayılır yavaş ilerleme gösterir. Nazariyat Geliştirme Önerileri Yaşadığımız çağ itibariyle imkanların çok olduğu sanat eserlerine ulaşmanın kolay olduğu bir süreç içindeyiz. Bundan dolayı görsel hafızayı kısa sürede geliştirmek mümkün. Şimdi bu konuda neler yapabiliriz. Bu hususlara kısaca değinelim. Sergi ve Sanat Faaliyetlerine Katılma; çevremizde olan sanat sergilerine özellikle katılmak gerekir. Bu sanat dalı hangi sanat olursa olsun gerçek eserleri yakından temaşa etmek nazariyat için çok faydalı olur. Bununla beraber konferans, workshop ve seminerlere katılmak da etkili olacaktır. Bütün bunlarla beraber çevremizde yaşayan sanatçıların atölyesini ziyaret etmek bilgi ve tecrübelerinden istifade etmek gerekir. İnterneti Kullanmak; Sosyal medya sitelerinden diğer sanat ile ilgili web sitelerini kullanmak ve sanatçıların eserlerini takip etmek. Sanatçıları takip ederek eserlerini dikkatle inceleyebiliriz. Güncel sanat eserlerini en hızlı şekilde takip etmenin yolu sosyal paylaşım sitelerini kullanmaktan geçer. Bu sebeple çağın bu nimetlerinden faydalanmak gerekir. Basılı Yayınlardan İstifade Etmek; Güncel olarak basılmış kitap ve dergileri elde etmek. Sergi kataloglarını bulmak. Geçmiş dönem yayınları elde etmek çok önemlidir. Hem eski sanat eserlerini hem de güncel eserleri takip etmek bulundurmak nazariyat için çok önemli olacaktır. Bu gibi eserleri bulundurmak bilgi açısından da çok faydalı olur. Nazariyatı geliştirmek sanatta başarılar elde etmek açısından çok etkilidir. Yeni projeler için yol gösterici olur. Kendini geliştirmenin en önemli etkilerinden biri de nazariyat konusudur. Bu konuyu ihmal edenler hem eserlerinde hem de proje çalışmalarında çok başarılı olamaz. Bu kadar önemli bir husustur. Unutmayalım ki göz gördükçe daha iyiyi ve daha doğruyu görür. Bu yazımızda nazariyat konusunu işledik. Bilgi ve tecrübelerimizi sizinle paylaştık. Siz de bu konu hakkında fikir ve düşüncelerinizi yorum kısmında bizimle paylaşabilirsiniz. Eğer faydalı bulduysanız beğenip paylaşıp başka insanların istifade etmesini sağlayabilirsiniz. Hürmet ve Muhabbetlerimle İslam Kaya Hattat

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.