Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Payesanat

Paye Haber - Payesanat haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Payesanat haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

SOKAK DUVARLARINDAN SANAT LEVHALARINA YOLCULUK Haber

SOKAK DUVARLARINDAN SANAT LEVHALARINA YOLCULUK

  1- Yakup Hocam kendinizden bahseder misiniz? 39 yaşındayım, İstanbul’da yaşıyorum. Aslen Iğdırlıyım. Ortaokul ve lise dönemlerinde dışarıdaydım, çalışma hayatına erken başlamıştım. Çok renkli, abartılacak bir hayatım yok, basit yaşıyorum. Güzel olan her şeyden keyif alıyorum.   2- Kaligrafi Sanatına olan ilginiz, merakınız nereden geliyor? Sokak sanatçıları olurdu, onları izlerken çok özenirdim. Kaldırımda oturup saatlerce izlediğimi bilirim. Onlara bakıp yazılarını kağıda yazarak taklit ederdim, sonra okulda verilen yıllık ödev kapaklarına süslemeye çalışırdım. Bunun sanat olduğunu bilmeden yapıyordum. Bu süreçte resim öğretmenim bunun farkına varmıştı. Bir gün benden resim çizmemi rica etti. Çizdiğim resmi görünce sendeki bu yeteneği keşfetmemiz lazım, resim kursuna devam et, demişti. Askerlikten sonra grafiti sanatıyla tanıştım. Sokakta her yerde yazılar yazılıyordu, arkadaşlarım vesilesiyle o işe girmiştim. Ta o süreçlerde uğraşırken, kaligrafiyle yolum kesişti. Bir hocamızı Sultanahmet’te, stantta yazı yazarken gördüm. Daha güzel geldi bana. Daha disiplinliydi, hoşuma gitmişti. Grafiti sanatından sonra kaligrafi arayışım başladı. Bu dediğim de yaklaşık 2-3 yıl sürdü. Çünkü o dönemlerde bildiğim bir hoca yoktu. Sayılı kişilerden olan Murat Ünver hocamız vardı. Bu vesileyle bir yerden başlama fırsatımız oldu. Başladım ve 10 yılı aşkın süredir de devam ediyorum. İyi ki başlamışım. Yazı olmasaydı acaba ne yapardım? Gerçekten farklı bir duygu. Çünkü yazı farklı bir iletişim aracı. Hayatımın bir parçası oldu. Çok yorulduğum, çok hırpalandığım zamanlar oldu. O 10 yıllık süreçte gerçekten çok zorluk çektik. Pişman değilim. İyi ki olmuş, iyi ki buradayım diyorum. Harflerin büyüsüne kapılıp buraya kadar geldik. 3- Kaligrafi sanatını hangi Hoca/Hocalardan öğrendiniz? Eğitim süreciniz nasıl geçti? Biraz bahseder misiniz? Eğitim sürecim çok çetrefilli gelişti. Sabit bir hoca ismi veremiyorum çünkü öyle dizinin dibine oturup da usta-çırak ekolünde eğitim alma imkanım olmadı. Farklı hocalardan eğitimler alıp istifade ettim. Yazı sanatına 2010’lu yıllarda başladım. Sürekli bir arayış vardı. Farklı hocalardan görüp biraz eğitim alıp başka bir hocaya geçiyorduk. O dönemlerde hocalarda da yetkinlik çok azdı. Bırakın hoca bulmayı, malzeme bulamıyorduk. Bünyamin Kınacı o dönemlerde bana çok destek oldu. Fatih Çelik, Şenol Özdemir, Erhan Olcay Hocalarımdan çok istifade ettim. Hz. Ali (kv) ’nin meşhur bir sözü vardır: “Bana bir harf öğretenin, kırk yıl kölesi olurum.’’ Allah hepsinden razı olsun, hepsinden istifade ettik. 4- Eğitim süreciniz hep yüz yüze mi ilerledi yoksa çevrimiçi eğitim aldığınız zamanlar da oldu mu? Tamamen yüz yüze ders aldım. Yeri geliyor Ankara'ya gidiyordum, iki gün orada ders alıyordum. Yeri geliyordu İstanbul’daki bir hocanın yanına gidip ders alıyordum. Yani sürekli gidiş-geliş yapıyordum. 5- Ne tür projeler yaptınız? Çalışırken genelde hangi hususları göz önünde bulunduruyorsunuz? Yurt içinde farklı farklı sergilere katıldık… Benim bir şahsi sergi hayalim var. Onun için biraz daha zamanım var, hazırlıklarını yapıyorum. Şu an, tamamen kendimi eğitim alanına adadım. Allah ömrü vefa verirse bir şeyler yapmaya çalışacağız. Uluslararası jürili sergiler vardı, onlara katıldım. Onun haricinde PenFest gibi farklı organizasyonlarda yazıyı tanıtmak için çalıştım. Bunun yanında eğitim atölyeleri, workshoplar vs oluşturdum. Şu an için bu sanatın gerçekten yayılmaya ihtiyacının olduğunu düşünüyorum. Birilerine öğretilmeye ihtiyacı var ve bunun için de öğreten kişinin önce kendisi iyi öğrenmeli. Kendisini bu alanda gerçekten iyi yetiştirmeli ki bir şeyler aktarabilsin. Ben de 5 yıldır tamamen bunun için çalışıyorum diyebilirim. Yaklaşık 10-14 yazı karakteri yazabilecek, eğitimini verebilecek seviyede kendimi geliştirmeye çalıştım. Yurt dışından, yurt içinden hocalardan eğitimler almaya çalıştım. Biraz daha sürem var. Yapmam gereken bazı şeyler daha var. Bizim amacımız çalışmalarda, dışardan Avrupa'dan bakan insanların da anlayabileceği, onların da kendine bir etkileşim sağlayabileceği çalışmalar ortaya çıkarmak. Öncelikle bunu başarmak zorundayız. Bunu başarabilmek için de doğru noktadan başlamak lazım. Kişilere becerilerini kazanmaları ya da becerilerini keşfetmeleri için desteklerde bulunuyoruz. Daha sonrasında aynı yöne bakan, aynı dili konuşan, aynı sanat seven kişiler arasında topluluklar oluşturup bir araya getirmeye çalışıyorum. Yüz yüze aktif olarak buluşmalar sağlıyoruz. Hepimiz bir araya geliyoruz. O günün tamamen muhabbeti mürekkep, kalem, kağıt, yazı… Bu toplulukları daha sık, daha fazla bir araya getirmek için uğraşıyoruz.   6- Kaligrafi sanatı Türkiye’de şu an ne durumda, nasıl ilerliyor? Şu an çok iyi. Gerçekten ilgi duyan çok kişi var. İnsanların artık yavaş yavaş ilgisini kazanmaya başladı. Artık çoğu kişi harflerin, mürekkebin, kalemin büyüsüne kapıldı gidiyor… 2018’den beri resmi olarak eğitmenlik yapıyorum. 12 yıl öncesinden bugüne kadar baktığımız zaman talep çok fazla. Eskiden daha çok hobi amaçlı yapan insanlar vardı. Şu an bu sanatı daha ciddiye alıp uğraşanlar oluyor ve sayıları git gide artıyor. Bu sevindirici bir olay, bu da bizi kamçılıyor, daha fazla çalışma gayreti içine giriyoruz. Son zamanlarda biraz daha gündeme geldi diyebilirim. 7- İleriye dönük ne tür hedefleriniz var? İleriye dönük çok hedeflerim var. Benim aslında amacım bu estetiği herkese yaymak, insanların bu duyguyu hissetmesini sağlamak. Bunları yaparken de aslında insanlara bu estetiği ilk başta bir sunmak lazım. Estetiğin varlığını sergilerle göstermeye çalışıyoruz. İnsanların kendi becerilerini ortaya çıkarması için topluluklar oluşturup insanları bir araya getirmeye çalışıyorum. Bu deneyimleri ve kültürleri birbirine aktarmak sadece Türkiye ile sınırlı kalmayıp böyle sınırları aşan bir proje başlatmak istiyorum. Sanatseverlere ilham vermek, yeni bireylerin yetişmesini sağlamak… Bunun gibi birçok hedeflerim var. Bakın Avrupa'da da takip ettiğim saygı değer insanlar var. Kendi yazıları, kendi kültürleri olmasına rağmen bizim ülkemizde birçok kişi onlardan çok daha iyi yazıyorlar. Kaligrafiyi daha büyük bir kitleye ulaştırmak adına kültür bakanlığıyla güzel bir başlangıç yapmış oldum. Gerçekten bu Türkiye'de kaligrafi için büyük bir adım. İleride bunun birçok faydasını göreceğiz. Çünkü daha düne kadar kaligrafi tanınmayan bir şeyken, bugün eğitimini tamamlamış öğrencilere Kültür Bakanlığı onaylı sertifikalar veriliyor. Bu güzel bir olgu, bunun mimarı olmak, bunu başlatabilmekte benim için büyük bir gururdur. Türkiye'ye sertifikasyon işini de getirmeyi istiyoruz. Bir kaligrafın bu işi öğrendikten sonra bir yerlerde rahat eğitim verebileceği ya da iş yeri açma konusunda farklı alanlarda önünün açık olabileceği inovasyonları da Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak getirtmek istiyoruz. Bunun için de çalışmalarım var. Tabii iş bürokraside bitiyor. Biraz sıkıntılı süreçler, o süreçleri başarıyla atlatabilirsek çok güzel olacak. Çünkü biz bugün sertifika almak için klasa gönderiyoruz yurt dışına. Bunu Türkiye'de kendimiz de yapabiliriz. Amacım kaligrafinin Türkiye'de çok iyi bir noktaya gelmesi. Karınca misali yola çıktık. En azından safımız belli, yolumuz belli, gittiği yere kadar gideceğiz. 8- Kaligrafi sanatıyla uğraşanlara veya yeni başlayacak olanlara tavsiyeleriniz nelerdir? Her şeyden önce doğru eğitmenle başlasınlar yazıya. Çünkü burada gözü, zihni ve eli terbiye ediyorsunuz. Doğru eğitim almak lazım. Aksi takdirde bunlar çok kötü sonuçlar doğurabiliyor. Verilen zamana, emeğe yazık. İmkanlar dahilinde iyi bir şey çıkarabilmek için doğru malzemeyle yapmak lazım. Ben de “3 S” kuralı var; Sevmek, Sabretmek ve Süreklilik… Önce sevmek lazım. Bir şeyi seviyorsanız kusurları size görünmez. Çünkü bu çok meşakkatli bir süreç. Yeri gelecek uykusuz kalacaksın. Yeri gelecek yemek yemeyeceksin. Yeri gelecek bir eğlenceye, aktiviteye gitmeyecek katılmayacaksın. Eğer kendini geliştirmek istiyorsan bir şeylerden feda etmen lazım. Bu işlerin hepsine katlanabilmek için gerçekten aşık olmak lazım. Sonra da sabretmek lazım bu meşakkatlere. En son da bu meşakkatlerin üzerine de sürekli olarak çalışmak lazım. Çünkü elle yapılan sanatların hepsi nankör, yazmayı bıraktığınız zaman o da sizi bırakır. O yüzden sürekli tekrar etmek gerekiyor. Yeni şeyleri denemekten korkmayın. Yani toparlayacak olursak doğru eğitmen, sevmek, sabretmek, süreklilik ve doğru malzeme. Bu iş için biçilmiş kaftan. 9- Herkes Kaligrafi yazabilir mi? Yediden yetmişe herkes yazı yazabilir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Benim şu an 67 yaşında bir öğrencim var. Muazzam yazılar yazıyor. Yeteneği disiplin ile birleştirirseniz yolunuzu biraz daha kısaltır aksi takdirde disiplinsiz bir yetenek pek bir işe yaramıyor. Bunu da birçok kez görmüş olduk. 10- Sizi en çok etkileyen kitap ismi diye sorsam, aklınıza ilk hangi kitap gelir? İlk aklıma gelen kitap Esrarengiz Oduncular Paul J. Bonzon'un kitabıydı. Son dönemlerde okuduğum kitap İçindeki Devi Uyandır. Bunların dışında kaligrafi kitaplarını okumayı çok seviyorum. Söyleyeceklerim bu şekilde, teşekkür ederim. Sizinle sohbet etmek çok keyifliydi. Paye Haber’e vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz. Hazırlayan: Seleme DEVECİ (Paye Haber Editörü)

KEM ALAT İLE KEMALAT OLMAZ  Haber

KEM ALAT İLE KEMALAT OLMAZ 

KEM ALAT İLE KEMALAT OLMAZ  Hat sanatını icra edeli bu atasözünün hayatımızdaki yerini ve ne ifade ettiğini daha iyi anladım. Çünkü hangi işi yaparsak yapalım ve o işte ne kadar iyi bir seviyede olursak olalım, eğer sıradan ve vasat aletlerle yapıyorsak başarılı bir sonuç bekleyemeyiz. İyiye ve mükemmele ulaşmanın ilk şartlarından biri devamlı olarak kaliteli ve yapılan işe uygun aletleri tercih etmektir. Böylelikle başarılı ve güzel bir sonuç elde ederiz. Özellikle sanat icra eden kişilerin bu hususa daha dikkat etmesi gerekir. Bütün sanatların kendine özgü özel malzemeleri bulunmaktadır. İcra edilen tüm sanatların tam anlamıyla doğru bir şekilde ilerlemesi ve iyi bir eser elde edilmesinde en önemli katkıyı kullandığı malzeme sağlar. Özellikle hat sanatında kullanılan malzemeler birbiri ile bütünlük içindedir. Biri iyi değilse diğerinin işlevini kısıtlar. O yüzden her biri özenle seçilmelidir. Görsel anlamda göze, ruhani olarak gönle hitap eden hat sanatı için; “Kem alatla kemalat olmaz” sözü her zaman kullanılır. Hat sanatı için büyük önem arz eden malzemeleri sıralayacak olursak ilk sırayı kalem, mürekkep ve kağıt alır. Bu malzemeleri de mühre, kalemtraş, makta, hokka ve yazı altlığı takip eder. Kalem Hat sanatının temel aracı olan kalem, Kur’an-ı Kerim’de zikredildiği ve üzerine yemin edildiği için diğer malzemelerden üstün tutulur. Yazı yazarken kalemden iyi bir sonuç elde etmek istiyorsak seçerken düzgün ve hafif sertlikte bir kalem alıp, usulüne uygun açmamız gerekir. Kalem açmak yazıyı öğrenmek kadar meşakkatlidir. Kalemi yazıya hazır hale getirmek için bıçak ve maktaya ihtiyaç vardır. Açarken yavaş ve dikkatli şekilde hareket edip ucunu badem şeklinde açtıktan sonra, maktaya yatırılarak ucu eğimli bir şekilde kesilip orta kısmından çatlatılır. Böylelikle kalem yazılacak yazı türüne göre yazıya hazır hale getirilir. Bozuk bir kalemle düzgün ve estetik bir eser çıkarmak mümkün olmayacağı için mutlaka bu kurallara uygun hareket etmemiz lazım. Hatta Hz. Ali(ra)’nin bir sözü vardır ki kalemin ehemmiyetini daha iyi ifade eder: “Kalemi iyileştirirsen yazını da iyileştirirsin; kaleme bakmazsan yazıyı yüzüstü bırakmış olursun, çünkü yazı kaleme tâbidir.” Ayrıca sanatlar içerisinde sadece hat sanatında malzemelere karşı bir hassasiyet, hürmet, edep ve bir saygı vardır. Çünkü ayet ve hadis yazıldığı için açılan kalem yongaları, kağıt artıkları gelişi güzel çöpe atılmaz; muhafaza edilir veya yakılır. Özellikle kalem yongaları geçmişten günümüze gelen bir gelenek ile biriktirilir. Osmanlı dönemi hattatları bu yongaları saklar, gasil sularını biriktirdikleri yongalarla kaynatılmasını vasiyet ederlermiş. Şimdi ise bu yongalar temiz bir toprağa gömülüp veya yakılmaktadır. Yazıya boyut veren nokta ölçüsüyle harfleri en mükemmel hale dönüştüren kalem, sanatın güzelliğini ortaya çıkarmakta en büyük katkıya sahiptir. Yazı çeşitlerine göre kalemler kendi aralarında çeşitleri vardır. Bunlar; Kamış Kalem Cava Kalem Kargı Kalem Tahta Kalem Bambu Kalem Menevişli/Hindi Kalem Kağıt Genel anlamı ile yazı yazılan malzeme olarak bilinen kağıt, kalemden sonra hat sanatı için ikinci önemli olan malzemedir. Hat sanatında kullanılan ham kağıt değildir. Kağıdın yazıya uygun hale gelmesi için bir çok işlevden geçmesi lazım. İlk işlev boyanmasıdır. Kağıdın rengini elde etmek için renk veren bitkiler kullanılır. Bunlar: Çay, soğan kabuğu, nar kabuğu, cehri tohumu, al bakkam, mor bakkam gibi bitkilerin rengi çıkartılarak banyo usulü ile kağıtlar renklendirilir. Renklendirilen kağıt kuruduktan sonra ahar işlemine geçilir. Ahar yumurta ve nişasta ile yapılır. Hazırlanan ahar bir sünger yardımıyla kağıdın yüzeyine sürülür. Kurumasını bekledikten sonra bu işlem birkaç defa tekrarlanır. Bir kağıda ne kadar ahar yapılırsa yazı için daha elverişli hale gelir. Aharlanan kağıt, mührelenip uzun süre bekletilirse güzelleşip kalitesi daha çok artar. Aharlı kağıt tercih edilme sebebi ise; yazı yazarken mürekkebin dağılmasını engellemek, kalemin hareketine esneklik kazandırmak ve yapılan yanlışları kolay silmek için aharlı kağıt kullanılır. Böylelikle yazılar daha kolay yazılarak kaliteli ve ölümsüz eserler ortaya çıkar. Mürekkep Hat sanatı için gerekli olan üçüncü malzeme de mürekkeptir. Genellikle ilk tercih edilen is mürekkebidir. Siyah is mürekkebi, is ve zamkla elde edilir. Kıvama gelmesi için uzun bir yolculuktan geçer. Kullanılan zamk genelde arap zamkı olup bir havan içine ölçülü bir şekilde bırakılarak boza kıvamına gelene kadar dövülür, dövülme esnasında içine azar azar is eklenerek karıştırılıp mürekkep kıvamına gelmesi sağlanır. Beklenilen sonuç elde edildikten sonra kullanılmaya hazır hale gelen mürekkep şişe içerisine bırakılarak saklanılır. Tedarik edilen mürekkep hokka içerisindeki lika (ipek ipliği) üzerine dökülüp karıştırılarak yazmak için hazır hale getirilir. İyi bir mürekkep, kağıdın üzerinden rahat bir şekilde akar ve eserin daha muntazam çıkmasında önemli bir etkisi olur. Bu sonucu da en iyi is mürekkebi sağlar. İs mürekkebi, üzerinden yıllar geçse bile renginde herhangi bir akma veya solma söz konusu değildir. Ayrıca is mürekkebi kaliteliğinin yanı sıra, hattat yaptığı bir yanlışı kolaylıkla yalayarak silebilir. Bu yalama işlevinden dolayı halk arasında mürekkep yalama tabiri hattatlıktan gelmektedir. Hat sanatında is mürekkebi dışında başka mürekkeplerde kullanılır. Bunlar: Kırmızı (lal) Beyaz (üstübeç) Zerendud (altın)  Hattat çıkardığı eserin son dokunuşlarını yapmak için yani yazı sonrası yapılan tashih (düzeltme) işlevinin, yazıyı şişirip bozmaması içinde bazı hattatlar tashih mürekkebini ayrı hazırlarlar. Yukarıda bahsettiğimiz bu üç malzemenin önemini vurguluyan güzel bir söz de şudur: “Kalemin alasını, mürekkebin ranasını ve kağıdın zibasını bulmak gerekir.” Hokka Arapçada kutu anlamına gelmekle beraber içine mürekkep konulan malzeme olarak da bilinir. Hokka genelde cam, seramik, bakır, pirinç, gümüş olarak üretilir. Fakat içindeki mürekkebin uzun ömürlü olması için genelde cam ve seramik olanlar en çok tercih edilir. Çünkü hokkanın ham maddesi içindeki mürekkebi etkileyeceği için bunlara dikkat etmek gerekir. Ayrıca mürekkebin güzel kokması için bir miktar koku da damlatılır. Tercih ettiğimiz hokkayı hazırlama aşaması şöyledir: Bir miktar su ile hafifçe ıslatılmış lika hokkaya yerleştirilir. Onun üzerine de mürekkep damlatılarak hokkamız yazı yazmak için hazır hale getirilir. Makta Hat sanatında kullanılan kamış kalemin ucunu, usulüne uygun kolay bir şekilde kesip ve çatlatmak için kullandığımız alete makta denilir. Kalemin yatırılıp kesildiği yere de kalem yuvası adı verilir. Genel olarak Kemik, Fildişi, Abanoz, Bağa, Sedef gibi maddeler kullanılarak elde edilmiştir. Çünkü bu malzemeler kesmeye kullandığımız kalem traşın keskinliğine zarar vermez. Fakat daha sert maddeler üzerinde kat işlemi yapılırsa yani cam ve mermer gibi, bunlar bıçağı kullanılamaz hale getirebilir. Kalemler açıldıktan sonra maktanın üzerinde meyilli kesilme işlemine, kat kesildikten sonra orta kısmının ayırmasına Şak yapmak denilir. Ayrıca kat etme işlemi yazının keskin olmasında büyük yer tutar… Kalemtraş Hat sanatında yazılan yazının keskinliği ve güzelliği kalemin iyi ve doğru bir şekilde kesilmesine bağlıdır. Bu yüzden kullandığımız kalemtraşın çok keskin olup kalemin ucunu tek seferde pürüzsüz bir şekilde kat etmesi lazım. Bahsedilen kalemtraş bıçak görünümlü olup saplı çakı şeklinde bir alettir. Tashih için kullanılan ise daha küçük neşter boyutunda bıçaklardır. Kalemtraşın tiğ denilen kesici kısmı, sap kısmı ve parazvana denilen bağlantı yeri olmak üzere üç bölmeden meydana gelir. Eski dönemde kullanılan kalemtraşların, parazvana kısmına ustanın ismi yazılırmış. Şimdi ise çoğunlukla bu tip bıçaklar yerine maket bıçağı tercih edilmektedir. Lika Hokkanın içine yerleştirilen saf ipeğin adına lika denilir. Hokkanın içine, tiftikleyerek bırakılıp üzerine miktarınca mürekkep eklenilerek kullanılır. Lika kalemin mürekkebe rahatça batırılıp miktarınca alınmasını sağlar. Likasız kullanılan hokka ise kaleme mürekkebi fazlaca alır, böylelikle yazarken yazının güzelliğini bozar. Bu ipek ipliğin tercih edilmesinin sebebi ise erken deforme olmaması ve aynı zamanda kalemin ucuna takılmadan rahat batırılmasıdır. Uzun süre kullanılan lika eğer parçalanmaya başlamışsa değiştirip yenisi bırakılması gerekir. Likanın diğer önemli özelliği ise hokkamızı ters çevirsek bile kesinlikle içindeki mürekkebi akıtmaz. Mühre Çakmak taşı, akik taşı ve camdan yapılan mühre, aharlı kağıdın parlaması ve pürüzsüz hale gelmesi için kullanılan bir alettir. Mührelenen kağıtta yazı daha net ve düzgün çıkar. Kalemin kağıt üzerindeki hareketini kolaylaştırır ve kağıt üzerine mürekkebin tam ayarında akmasını sağlar. Her ahar işleminden sonra kağıda mühre yapılır. Mühre sadece kağıdı değil, altın ile yazılmış yazıları, tezhipleri parlatmak için de kullanılır. Yazı Altlığı Yazı yazarken kağıdımızın altına mutlaka orta yumuşaklıkta deri veya bir mukavvanın üzeri kaplanıp, yazı altlığı olarak kullanılır. Bu kalemimizin tam oturmasını sağlayarak ele serbestlik katıp, daha rahat yazı yazmamıza yardımcı olur. Esra Teşdoğ (Hattat) Kaynakça; Hat sanatı: Süleyman Berk Yazıya giriş: M. H. Subaşı XVIII. yy Divan Şiirinde Hat Malzemeleri: Mutlu Melis ÖZGERİŞ Kalem Güzeli: Mahmut Bedrettin Yazır Paye Sanat

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.