Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Hat Sanatı

Paye Haber - Hat Sanatı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hat Sanatı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

CAMİLERDE NEREYE NE YAZILIR? Haber

CAMİLERDE NEREYE NE YAZILIR?

Hat sanatı, İslam sanatlarının en önemli parçalarından biridir. Sadece İslam sanatları için değil müslümanlar için de oldukça önem arz eden bir sanat dalıdır. El sanatları kategorisine giren hat sanatının başlangıcı çok eski dönemlere dayanmaktadır. Uzun yıllardan beridir kitap kapaklarına, tabelalara, tablolara vs yazılmaktadır. Kur’an ayetlerini, hadisleri, duaları ve zikirleri daha estetik bir şekilde yazmaya yardımcı olan bu sanatın camilerimizin dekorasyonunda da önemli bir rolü vardır. Camiye gelen insanlara manevi bir atmosfer sunuyor. Hat sanatını icra edenlere hattat denir. Hattatlar cami duvarlarına hat yazılarını yazmadan önce tasarımını yaparlar ondan sonra duvara işlemeye başlarlar. Tabii her köşeye yazılması gerek levha farklıdır. Pekii nereye hangi levha yazılır? Kapılar: Her caminin cümle kapısı diye adlandırılan avlu girişinde veya direkt giriş kapılarında Hicr Suresinin 46. ayeti olan “Onlara, “Girin oraya esenlikle, güven içinde” denilir.”” veya İsra Suresinin 80. ayeti olan “Ve şöyle niyaz et: “Rabbim! Girilecek yere doğrulukla girmemi, çıkılacak yerden de doğrulukla çıkmamı sağla, bana tarafından yardımcı bir güç ver!”” ayeti kerimeleri yazılıdır. Hulefai Raşidin Levhaları: Her caminin mihrabı üzerinde iki küçük levha bulunur. Birinde Lafzatullah (Allah celle celeluhu) diğerinde de Hz. Muhammed(sav)’in ismi yazılıdır. Bu iki levha dışında yine aynı sütunda bulunan diğer levhalarda ise Ebu Bekir es-Sıddîk Radıyallâhü anh, Hasan Radıyallâhü anh, Osman Radıyallâhü anh, Ömer el-Faruk Radıyallâhu anh, Ali Radıyallâhü anh ve Hüseyin Radıyallâhü anh isimleri yazılıdır. İsim yazılı tabelalarda isim kısmı büyük harflerle, dua ve lakap kısımları daha küçük harflerle yazılır. Dört büyük halifenin isimlerinin yazdığı levhalara Çehar Yar levhaları denir. Mihrap Yazısı: Çoğu camilerin mihrabında da "Allah, O Allah’tır. O, yegâne hak mâbuddur ki O’ndan başka İlâh yok, yalnız O; daima yaşayan, duran, tutan, her an bütün hilkat üzerinde hâkim, Hayy ü Kayyum ancak O’dur. Ne gaflet basar O’nu, ne uyku. Göklerde, yerde ne varsa hepsi O’nundur. Kimin haddine ki izni olmaksızın O’nun yanında şefaat edebilsin? Allah, yarattıklarının işlediklerini, işleyenlerini, geçmişlerini, geleceklerini bilir. Onlar ise O’nun bildiklerinden yalnız dilediği kadarını kavrayabilir; başka bir şey bilemezler. O’nun kürsüsü, ilmi bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır ve bunların koruyuculuğu, bunları görüp gözetmek kendisine bir ağırlık da vermez. O, öyle ulu, öyle büyük ve yücedir." anlamına gelen ayetel kürsi yazılıdır. Kubbe Yazısı: Kubbe yazılarında da Allah’ın isimlerinin en çok geçtiği ayetler yazılır. Genel olarak Fatır Sursinin 35-41 ayetlerine ve Nur Suresi 24-36 ayetlerine sıkça rastlarız. Şadırvan Yazıları: Camilerde abdest alınan şadırvanlarda suyun kıymeti bilinmesi adına genel olarak İnsan Suresi 21. ayeti ve Enbiya Suresi 30. ayeti kerimeleri yazılmaktadır. Seleme Deveci (Paye Haber Editörü)

HAT SANATI ve TARİHÇESİ Haber

HAT SANATI ve TARİHÇESİ

Arapça kökenli bir kelime olan Hat; çizgi, yazı, yol anlamına gelmekle beraber güzel yazı sanatı “hüsn-i hat” olarak da adlandırılır. Bu yazıyı icra edenlere ise Hattat denilmektedir. Hat sanatı, Hz. Ali (kv) döneminde başlamıştır. Peygamber Efendimizin(as) katipliğini yapan Hz. Ali (kv) ilk Hattatımız olarak bilinir. Yazının Piri olarak anılan Hz. Ali (kv), Kur’an-ı Kerim’i ilk yazı türümüz olan Kufi ile en güzel ve en doğru şekilde aktarabilmek için güzel bir üslup ile yazmaya gayret etmiştir. Böylelikle yazı o dönemden günümüze kadar gelişme göstermiştir.                Kur’an’ı Kerim’in yayılmasında büyük etkisi olan hat sanatı, güzeli arama çabasıyla İslam’ın güzelliklerini yazı ile ortaya koymuştur. Kur’an’a hizmet eden hat sanatı, aynı zamanda “cismani aletlerle yapılan ruhi bir hendesedir.’’ diye de tarif edilir.                         Göze ve ruha hitap eden Hat sanatı, içinde sabır, emek ve gayreti barındırarak mükemmele ulaşma çabasında olan tek sanat dalıdır. Hat sanatı eğitimi, geçmişten günümüze kadar usta-çırak veya hoca-talebe usulü ile öğretilir. Uzun soluklu olan hat sanatı, tek başına öğrenilip ilerleme kaydedilen bir sanat değildir. Mutlaka bir hocaya başvurarak usulüne uygun şekilde meşk edilmesi gerekir. Tercih edilen hoca bilgili, tecrübeli yani bu işte ehil biri olmalı. Çünkü talebenin hızlı yol alıp doğru ilerlemesinde hocanın rolü büyüktür. Hatta Hz. Ali(kv)’nin meşhur bir sözü vardır; “Hat üstadın taliminde gizlidir, onun kıvamı da çok meşk etmekledir, devamı ise İslam dini üzere olmaya bağlıdır…”                                         Hat sanatında önemli bir yeri olan hoca, bu yolda talebesini ilerletirken maddi manevi her şeyi aşılayıp hayatına başka bir pencere açar. Hoca talebe ilişkisi ebedidir. Eğitim süreci bitse bile devam eder. Bunun için de edep, saygı ve sevgi çerçevesinde devam ettirilmesi gerekir. Talebe hat sanatı serüvenine başlarken kapısını çaldığı hocasından izin alarak bu sanata talip olduğunu söyler. Talebini kabul eden hoca hat sanatından biraz bahsettikten sonra ilk ders olan Rabbi Yessir duasını yazar. Bu duayı yazma sebebi hem derse dua ile başlamak hem de öğrencinin sabrını, bu sanata olan isteği ve devamlılığını ölçmek içindir. Bu usul geçmişten günümüze böyle devam etmektedir. Sonra üstad, talebesine dersini yazar. Talebe takliden dersini çalışır ve hocasına gösterir. Hoca dersindeki yanlış yerlerini tekrar yazarak talebesinin meşkini kontrol eder. Böylelikle talebe başladığı uzun soluklu ve sabır isteyen bu serüvene ilk adımını atmış olur. Kısacası hat sanatı sonu olmayan uzun ve meşakkatli bir sanat dalı olduğu için hayatımızın merkezinde yer alması gerekir. Heves veya keyfi yapılmaz, severek ve isteyerek yapılması gereken bir sanattır. Bu sebepten dolayı hat sanatı kimseye zorla öğretilmez, gelen kişiye neden geldin gidene neden gittin denmez… Ömür boyunca devam edip insanın hayatına güzel bakmayı, ince düşünmeyi, sabırlı, hoşgörü ve mütevazılı olmayı  aşılayan en önemlisi Kur’an’la hemhal olup dinin inceliklerini önemsemeye büyük katkı sağlayan hat sanatı sadece yazıdan ibaret değil, nefis ve irade terbiyesini içinde barındıran ve birçok manalar içeren kıymetli bir sanattır… Esra Teşdoğ (Hattat) Kaynakça; Prof. Dr. Ali Alparslan Ünlü Türk Hattatları Dr. Süleyman Berk Devlet-i Aliyye’ den günümüze Hat sanatı TDV İslam Ansiklopedisi Kalem Güzeli Derin Tarih Hat Sanatı Paye Sanat

SOKAK DUVARLARINDAN SANAT LEVHALARINA YOLCULUK Haber

SOKAK DUVARLARINDAN SANAT LEVHALARINA YOLCULUK

  1- Yakup Hocam kendinizden bahseder misiniz? 39 yaşındayım, İstanbul’da yaşıyorum. Aslen Iğdırlıyım. Ortaokul ve lise dönemlerinde dışarıdaydım, çalışma hayatına erken başlamıştım. Çok renkli, abartılacak bir hayatım yok, basit yaşıyorum. Güzel olan her şeyden keyif alıyorum.   2- Kaligrafi Sanatına olan ilginiz, merakınız nereden geliyor? Sokak sanatçıları olurdu, onları izlerken çok özenirdim. Kaldırımda oturup saatlerce izlediğimi bilirim. Onlara bakıp yazılarını kağıda yazarak taklit ederdim, sonra okulda verilen yıllık ödev kapaklarına süslemeye çalışırdım. Bunun sanat olduğunu bilmeden yapıyordum. Bu süreçte resim öğretmenim bunun farkına varmıştı. Bir gün benden resim çizmemi rica etti. Çizdiğim resmi görünce sendeki bu yeteneği keşfetmemiz lazım, resim kursuna devam et, demişti. Askerlikten sonra grafiti sanatıyla tanıştım. Sokakta her yerde yazılar yazılıyordu, arkadaşlarım vesilesiyle o işe girmiştim. Ta o süreçlerde uğraşırken, kaligrafiyle yolum kesişti. Bir hocamızı Sultanahmet’te, stantta yazı yazarken gördüm. Daha güzel geldi bana. Daha disiplinliydi, hoşuma gitmişti. Grafiti sanatından sonra kaligrafi arayışım başladı. Bu dediğim de yaklaşık 2-3 yıl sürdü. Çünkü o dönemlerde bildiğim bir hoca yoktu. Sayılı kişilerden olan Murat Ünver hocamız vardı. Bu vesileyle bir yerden başlama fırsatımız oldu. Başladım ve 10 yılı aşkın süredir de devam ediyorum. İyi ki başlamışım. Yazı olmasaydı acaba ne yapardım? Gerçekten farklı bir duygu. Çünkü yazı farklı bir iletişim aracı. Hayatımın bir parçası oldu. Çok yorulduğum, çok hırpalandığım zamanlar oldu. O 10 yıllık süreçte gerçekten çok zorluk çektik. Pişman değilim. İyi ki olmuş, iyi ki buradayım diyorum. Harflerin büyüsüne kapılıp buraya kadar geldik. 3- Kaligrafi sanatını hangi Hoca/Hocalardan öğrendiniz? Eğitim süreciniz nasıl geçti? Biraz bahseder misiniz? Eğitim sürecim çok çetrefilli gelişti. Sabit bir hoca ismi veremiyorum çünkü öyle dizinin dibine oturup da usta-çırak ekolünde eğitim alma imkanım olmadı. Farklı hocalardan eğitimler alıp istifade ettim. Yazı sanatına 2010’lu yıllarda başladım. Sürekli bir arayış vardı. Farklı hocalardan görüp biraz eğitim alıp başka bir hocaya geçiyorduk. O dönemlerde hocalarda da yetkinlik çok azdı. Bırakın hoca bulmayı, malzeme bulamıyorduk. Bünyamin Kınacı o dönemlerde bana çok destek oldu. Fatih Çelik, Şenol Özdemir, Erhan Olcay Hocalarımdan çok istifade ettim. Hz. Ali (kv) ’nin meşhur bir sözü vardır: “Bana bir harf öğretenin, kırk yıl kölesi olurum.’’ Allah hepsinden razı olsun, hepsinden istifade ettik. 4- Eğitim süreciniz hep yüz yüze mi ilerledi yoksa çevrimiçi eğitim aldığınız zamanlar da oldu mu? Tamamen yüz yüze ders aldım. Yeri geliyor Ankara'ya gidiyordum, iki gün orada ders alıyordum. Yeri geliyordu İstanbul’daki bir hocanın yanına gidip ders alıyordum. Yani sürekli gidiş-geliş yapıyordum. 5- Ne tür projeler yaptınız? Çalışırken genelde hangi hususları göz önünde bulunduruyorsunuz? Yurt içinde farklı farklı sergilere katıldık… Benim bir şahsi sergi hayalim var. Onun için biraz daha zamanım var, hazırlıklarını yapıyorum. Şu an, tamamen kendimi eğitim alanına adadım. Allah ömrü vefa verirse bir şeyler yapmaya çalışacağız. Uluslararası jürili sergiler vardı, onlara katıldım. Onun haricinde PenFest gibi farklı organizasyonlarda yazıyı tanıtmak için çalıştım. Bunun yanında eğitim atölyeleri, workshoplar vs oluşturdum. Şu an için bu sanatın gerçekten yayılmaya ihtiyacının olduğunu düşünüyorum. Birilerine öğretilmeye ihtiyacı var ve bunun için de öğreten kişinin önce kendisi iyi öğrenmeli. Kendisini bu alanda gerçekten iyi yetiştirmeli ki bir şeyler aktarabilsin. Ben de 5 yıldır tamamen bunun için çalışıyorum diyebilirim. Yaklaşık 10-14 yazı karakteri yazabilecek, eğitimini verebilecek seviyede kendimi geliştirmeye çalıştım. Yurt dışından, yurt içinden hocalardan eğitimler almaya çalıştım. Biraz daha sürem var. Yapmam gereken bazı şeyler daha var. Bizim amacımız çalışmalarda, dışardan Avrupa'dan bakan insanların da anlayabileceği, onların da kendine bir etkileşim sağlayabileceği çalışmalar ortaya çıkarmak. Öncelikle bunu başarmak zorundayız. Bunu başarabilmek için de doğru noktadan başlamak lazım. Kişilere becerilerini kazanmaları ya da becerilerini keşfetmeleri için desteklerde bulunuyoruz. Daha sonrasında aynı yöne bakan, aynı dili konuşan, aynı sanat seven kişiler arasında topluluklar oluşturup bir araya getirmeye çalışıyorum. Yüz yüze aktif olarak buluşmalar sağlıyoruz. Hepimiz bir araya geliyoruz. O günün tamamen muhabbeti mürekkep, kalem, kağıt, yazı… Bu toplulukları daha sık, daha fazla bir araya getirmek için uğraşıyoruz.   6- Kaligrafi sanatı Türkiye’de şu an ne durumda, nasıl ilerliyor? Şu an çok iyi. Gerçekten ilgi duyan çok kişi var. İnsanların artık yavaş yavaş ilgisini kazanmaya başladı. Artık çoğu kişi harflerin, mürekkebin, kalemin büyüsüne kapıldı gidiyor… 2018’den beri resmi olarak eğitmenlik yapıyorum. 12 yıl öncesinden bugüne kadar baktığımız zaman talep çok fazla. Eskiden daha çok hobi amaçlı yapan insanlar vardı. Şu an bu sanatı daha ciddiye alıp uğraşanlar oluyor ve sayıları git gide artıyor. Bu sevindirici bir olay, bu da bizi kamçılıyor, daha fazla çalışma gayreti içine giriyoruz. Son zamanlarda biraz daha gündeme geldi diyebilirim. 7- İleriye dönük ne tür hedefleriniz var? İleriye dönük çok hedeflerim var. Benim aslında amacım bu estetiği herkese yaymak, insanların bu duyguyu hissetmesini sağlamak. Bunları yaparken de aslında insanlara bu estetiği ilk başta bir sunmak lazım. Estetiğin varlığını sergilerle göstermeye çalışıyoruz. İnsanların kendi becerilerini ortaya çıkarması için topluluklar oluşturup insanları bir araya getirmeye çalışıyorum. Bu deneyimleri ve kültürleri birbirine aktarmak sadece Türkiye ile sınırlı kalmayıp böyle sınırları aşan bir proje başlatmak istiyorum. Sanatseverlere ilham vermek, yeni bireylerin yetişmesini sağlamak… Bunun gibi birçok hedeflerim var. Bakın Avrupa'da da takip ettiğim saygı değer insanlar var. Kendi yazıları, kendi kültürleri olmasına rağmen bizim ülkemizde birçok kişi onlardan çok daha iyi yazıyorlar. Kaligrafiyi daha büyük bir kitleye ulaştırmak adına kültür bakanlığıyla güzel bir başlangıç yapmış oldum. Gerçekten bu Türkiye'de kaligrafi için büyük bir adım. İleride bunun birçok faydasını göreceğiz. Çünkü daha düne kadar kaligrafi tanınmayan bir şeyken, bugün eğitimini tamamlamış öğrencilere Kültür Bakanlığı onaylı sertifikalar veriliyor. Bu güzel bir olgu, bunun mimarı olmak, bunu başlatabilmekte benim için büyük bir gururdur. Türkiye'ye sertifikasyon işini de getirmeyi istiyoruz. Bir kaligrafın bu işi öğrendikten sonra bir yerlerde rahat eğitim verebileceği ya da iş yeri açma konusunda farklı alanlarda önünün açık olabileceği inovasyonları da Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak getirtmek istiyoruz. Bunun için de çalışmalarım var. Tabii iş bürokraside bitiyor. Biraz sıkıntılı süreçler, o süreçleri başarıyla atlatabilirsek çok güzel olacak. Çünkü biz bugün sertifika almak için klasa gönderiyoruz yurt dışına. Bunu Türkiye'de kendimiz de yapabiliriz. Amacım kaligrafinin Türkiye'de çok iyi bir noktaya gelmesi. Karınca misali yola çıktık. En azından safımız belli, yolumuz belli, gittiği yere kadar gideceğiz. 8- Kaligrafi sanatıyla uğraşanlara veya yeni başlayacak olanlara tavsiyeleriniz nelerdir? Her şeyden önce doğru eğitmenle başlasınlar yazıya. Çünkü burada gözü, zihni ve eli terbiye ediyorsunuz. Doğru eğitim almak lazım. Aksi takdirde bunlar çok kötü sonuçlar doğurabiliyor. Verilen zamana, emeğe yazık. İmkanlar dahilinde iyi bir şey çıkarabilmek için doğru malzemeyle yapmak lazım. Ben de “3 S” kuralı var; Sevmek, Sabretmek ve Süreklilik… Önce sevmek lazım. Bir şeyi seviyorsanız kusurları size görünmez. Çünkü bu çok meşakkatli bir süreç. Yeri gelecek uykusuz kalacaksın. Yeri gelecek yemek yemeyeceksin. Yeri gelecek bir eğlenceye, aktiviteye gitmeyecek katılmayacaksın. Eğer kendini geliştirmek istiyorsan bir şeylerden feda etmen lazım. Bu işlerin hepsine katlanabilmek için gerçekten aşık olmak lazım. Sonra da sabretmek lazım bu meşakkatlere. En son da bu meşakkatlerin üzerine de sürekli olarak çalışmak lazım. Çünkü elle yapılan sanatların hepsi nankör, yazmayı bıraktığınız zaman o da sizi bırakır. O yüzden sürekli tekrar etmek gerekiyor. Yeni şeyleri denemekten korkmayın. Yani toparlayacak olursak doğru eğitmen, sevmek, sabretmek, süreklilik ve doğru malzeme. Bu iş için biçilmiş kaftan. 9- Herkes Kaligrafi yazabilir mi? Yediden yetmişe herkes yazı yazabilir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Benim şu an 67 yaşında bir öğrencim var. Muazzam yazılar yazıyor. Yeteneği disiplin ile birleştirirseniz yolunuzu biraz daha kısaltır aksi takdirde disiplinsiz bir yetenek pek bir işe yaramıyor. Bunu da birçok kez görmüş olduk. 10- Sizi en çok etkileyen kitap ismi diye sorsam, aklınıza ilk hangi kitap gelir? İlk aklıma gelen kitap Esrarengiz Oduncular Paul J. Bonzon'un kitabıydı. Son dönemlerde okuduğum kitap İçindeki Devi Uyandır. Bunların dışında kaligrafi kitaplarını okumayı çok seviyorum. Söyleyeceklerim bu şekilde, teşekkür ederim. Sizinle sohbet etmek çok keyifliydi. Paye Haber’e vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz. Hazırlayan: Seleme DEVECİ (Paye Haber Editörü)

HÜSN-İ HAT SANATI HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER Haber

HÜSN-İ HAT SANATI HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER

Hüsn-i Hat Sanatı nedir Hüsn-i Hat’ın en basit şekilde tanımı Arap alfabesini güzel yazma şeklidir diyebiliriz. Bu sanatı öğrenmeye çalışana talebe, öğretene de Hattat ünvanı verilmektedir. Geçmişte her dönem hattatlarının elinde biraz daha güzelleşerek, yenilenerek günümüze kadar gelmeyi başarmıştır. Ne zaman ortaya çıkmıştır Kaynaklarda tahmini olarak 6.-10. yüzyıllar arasında ortaya çıktığı, kullanılmaya başlandığı geçmektedir. İlk Hattat Hz. Ali(kv)’dir ve Kur’an-ı Kerim’i hat sanatıyla güzel biçimde yazıp ortaya koymuştur. Hangi malzemeler kullanılır Başlangıç seviyesi için kamış kalem, hokka, (birçok hattatın tavsiyesiyle) kuşe kağıdı yeterli olacaktır. Zaman ilerledikçe tabii talebe de bu yolda ilerleme kaydettikçe eser yazma kıvamına gelince, yazacağı yazıya göre kalem çeşitleri, aharlı kağıt vs bu listeye eklenecek. Nasıl yapılır/yazılır Hat sanatı geçmişten günümüze kadar Hoca-Talebe usulüyle öğretilmiştir. Tek başına öğrenilecek bir sanat olmamasıyla beraber günümüzde imkanlar çoğalınca sadece internette gördüğümüz videolarla öğrenebiliriz yanılgısına düşmememiz gerekiyor. Bize yol gösterecek bir ustanın olması bu sanat için ilk şartlardandır. Tabii ehil bir usta olacak. Ehil Usta/Hoca ne demek Bir hocanın hat dersi verebilmesi için ders aldığı hocasından, icazet dediğimiz belgeyi almış olması gerekiyor. Buna dikkat edersek daha sağlam adımlarla daha iyi ilerleme kaydederiz. Seleme Deveci (Paye Haber Editörü)

HÜSN-İ HAT SANATINDA MAKAS ÇEŞİTLERİ Haber

HÜSN-İ HAT SANATINDA MAKAS ÇEŞİTLERİ

Hüsn-i hat sanatı malzemelerinden olan ve kağıt kesiminde hattatların kullandığı makaslar ve özellikleri nelerdir? Bu konuyu detaylı anlatalım. Arapçada mıkass diye geçen kelime biz de makas veya sındı diye geçmektedir. Kast edecek, kesip kırpacak manasına gelmekte. Makas yalnızca hat sanatında değil birçok sanat dallarında hatta zanaat dallarında farklı kullanım alanlarında görülmektedir. Bu yazımızda hat sanatında makasın ne tür işlevi olduğuna değineceğiz. Günümüzde pek kullanılıyor olmasa da eski dönemde hat sanatını daimi olarak icra edenlerin özel olarak makas kullandıkları görülmüştür. Hattatların kullandıkları kağıt kesme makasları daha zarif, ince detayları hasebiyle diğer makaslara kıyasla daha farklı olurlar. Hattatların iki çeşit makas kullanmayı kendilerine adet edindikleri bilinmektedir. Kaynaklarda bu makasların isimleri katip makası ve mücellid/saraç makası olarak geçmekte. Katip Makası İnce kağıtları daha düzgün kesmeye yarayan katip makası; gerek muntazamlık, gerek zarafet ve doğru kesme özelliği hasebiyle kıymetli bir makas çeşididir. Altın ve gümüşle özel olarak işlenmiş biçimde olanları var. Katip makasının özellikleri; diğer makaslara göre ağızları uzun ve içleri oyuktur, üzerleri menevişlidir. Kenarları birbiri üzerine tamamen kapanmasından dolayı tek kanatlıymış gibi bir görüntü ortaya çıkıyor. Ham maddesi parlak olmayıp genel olarak mattır. Hattatlar hususi kılıflarında muhafaza ederler. Mücellid/Saraç Makası Mücellid/Saraç makasları da kalın kağıtları, mukavva tipi kartonları daha rahat ve intizamlı kesmek için kullanılmaktadır. Bu makasların saplarında parmakları geçirmek için halka kısımları bulunmaktadır. Sülüs hattı ile Allah’ı hatırlatmak maksadıyla “Ya Fettah” veya çift şekilde “Ali” yazıları işlenirdi, bazen de makası yapan sanatkarın ismi de işlenirmiş. Toparlayacak olursak kağıt kesme makasları, hat sanatının olmazsa olmazı denecek malzemelerinden olmasa da bir dönem hattatların özel olarak kendilerine hazırlattıkları, kıymet verilerek yapılan bir alettir. Seleme DEVECİ (Paye Haber Editörü)

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.