Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Çifte Minareli Medrese

Paye Haber - Çifte Minareli Medrese haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Çifte Minareli Medrese haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

ERZURUM YAKUTİYE MEDRESE'Sİ ÖZELLİKLERİ VE TARİHİ Haber

ERZURUM YAKUTİYE MEDRESE'Sİ ÖZELLİKLERİ VE TARİHİ

Yakutiye Medrese’si İlhanlı’lar döneminde 1310 yılında Sultan Olcayto, Gazan Han ve Bolugan Hatun tarafından İlhanlı’ların Bayburt ve Erzurum emiri olan Hoca Cemaleddin Yakut Gazani’ye yaptırılmıştır ve onun adına ithafen “Yakutiye” adı verilmiştir. Medrese, Erzurum’un merkezinde Cumhuriyet Caddesi üzerinde, adını da verdiği Yakutiye ilçesinde bulunmaktadır. Yakutiye Medrese’si ile şehrin bir diğer gözdesi olan Çifte Minareli Medrese’nin arasında 550 metre mesafe vardır. Kapalı avlulu, eyvanlı ve revaklı medrese tipinin Anadolu’daki en büyük örneğidir. Medresenin Taş kapısı üzerindeki işlemeleri adeta bir sanat eseridir. Kubbeli yapıya sahip olan medresenin dört eyvanı ve kapalı avlusu vardır. Dört eyvanlı iç mekanda bulunan dikdörtgen avlunun orta bölümü mukarnaslı bir kubbe ile diğer kısımlarıysa sivri kemerli beşik tonozlarla örtülüdür. Taç kapının yan taraflarında pars ve kartal motifleri işlenmiştir. İç içe geçmiş geometrik motifler ve çinilerle süslenmiş minareye kabartmalı kordonlarla hareketli bir görünüm verilmiştir. Öğrenci ve hocaların odaları sınıf ve derecelerine göre belirlenmiş bu nedenle her odanın girişinde farklı bir işleme bulunmaktadır. Medrese 1995 yılında restore edilmiştir ve günümüzde Türk İslâm Eserleri ve Etnografya Müzesi olarak kullanılmaya devam etmektedir. Fotoğraflar: Yusuf Bilal Dönmez Hazırlayan: Yusuf Bilal Dönmez

ERZURUM ÇİFTE MİNARELİ MEDRESE ÖZELLİKLERİ VE EFSANESİ Haber

ERZURUM ÇİFTE MİNARELİ MEDRESE ÖZELLİKLERİ VE EFSANESİ

Erzurum’un sembolü haline gelen Çifte Minareli Medrese’nin kitabesi olmamasından dolayı yapılış tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber 13. yüzyılın sonlarında yaptırıldığı kabul edilir. Medreseyi, Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad’ın, kızı Hundi (Hüdavent) Hatun için yaptırdığı veya İlhanlı Hanedanı’ndan Padişah Hatun tarafından yaptırıldığı düşünüldüğü için Hatuniye Medresesi adı ile de anılmıştır. Medrese, Erzurum Ulu Camii’nin yanında ve Erzurum Kalesi’nin karşısında yer almaktadır. - Fotoğraf: Önde Erzurum Ulu Camii arkasında Çifte Minareli Medrese - Çifte Minareli Medrese açık avlulu medreselerin Anadolu’daki en büyük örneğidir. Kümbeti ise Erzurum’daki en büyük kümbettir.      Medreseye ismini veren minareler 26 metre  uzunluğunda olup turkuaz rengi çinilerle süslenmiştir.   1.824 m²’lik bir alan üzerine kurulu olup, avlulu, 2 katlı,   4 eyvanlıdır ayrıca 37 oda ve bir camisi bulunmaktadır.   Medresenin girişi olan taçkapı, taş oymaları ile göz alıcı bir güzelliğe sahiptir.   Taçkapının etrafı “hayatağacı”, “ejder”, “kartal” motifleri ile bezenmiştir.   Minareler tuğla ve mozaik çinilerle süslüdür. Minarelerde ayrıyeten   “Allah", "Muhammed" ve "ilk dört büyük halife"nin isimleri de işlenmiştir. Medresenin ve kümbetin içinde yer alan değerli parçalar, Rusların Erzurum’u işgal ettiği dönemde çalınıp Rusya’ya götürülmüştür ayrıca medresenin ve kümbetin duvarlarındaki tahribat da medreseye çok defa zarar verildiğini göstermektedir. Çalınan parçalar Leningrad müzesinde sergilenmektedir. Bölgede sıkça gerçekleşen depremler ve olumsuz hava şartları nedeniyle de çokça hasar gören medrese Sultan IV. Murad tarafından kapsamlı şekilde tamir ettirilmiştir. ÇİFTE MİNARELİ MEDRESE’NİN EFSANESİ Bilge Seyidoğlu’nun Erzurum Efsaneleri kitabında anlatılan efsanelerin ilkinde; Medresenin yapılma emrini veren Sultan Alaeddin Keykubad medrese bitmeden bir sefere çıkar ve bu seferde şehit olur, sultan öldüğü için emeklerinin karşılığını alamayacağını düşünen işçiler inşaatı yarım bırakır. Bilge Seyidoğlu’nun ikinci efsanesinde ise; Medresenin inşasında görev alan bir usta medresenin sol minaresini, çırağı ise sağ minaresini inşa eder. Zamanla çırağın yaptığı minare daha güzel görünmeye başlar ve halkta sadece çırağı izler, usta bu duruma içten içe bozulmuş, sıkılmıştır ama daha da rezil olacağını düşünerek ses etmez. Bir gün yine usta ve çırak işe devam ettiği sırada, çırak kendine gelen özgüvenle diğer minaredeki ustasından su ister. Usta bu duruma çok üzülüp, içerleyerek "Usta idim oldum şegirt, Al bardağı suya seğirt." diyerek kendini minareden aşağı atar. Çırak üzülüp pişman olur ve "Ustam gitti ben ne dururum?" diyerek ardından o da aşağı atar kendini. Bu duruma çok üzülen diğer işçiler ise işi yarım bırakır ve minareler asla inşa edilmeye devam edilmez. Son hikayeyi gerçek kabul edecek olursak minarelerin biri diğerine göre gerçekten de daha süslemeli ve güzel durmaktadır. Evliya Çelebi ise bu medrese hakkında "Bu cami tamir edilse kürre-i arzda misali bulunmaz bir eser olur." demiştir    Hazırlayan: Yusuf Bilal Dönmez Fotoğraflar: Yusuf Bilal Dönmez

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.